MERHABA
YOLCULUKLAR
FARKINDALIK YOLCULUĞU
YOLCULUĞUNUZU GÜZELLEŞTİRMEK İÇİN
REHBER
YOLCULUĞUN ÇAĞRISINA KULAK VER
Bazen bırakırsın yaşamı ..
Gitmek istediği kıyıya varmak istediği yolculuğa
Yarınlara hasret kalmıştır
Ya da dünden kaçmaya çalışırcasına yolunu bulmaya çalışmaktadır.
En çok da bugünü ıskalarken gözyaşları her seferinde ona çektiği acı için yol göstermektedir.
Oysaki yolların en doğru ve güzelini kendisinin belirlediğini sanmaktadır.
Kapıların kapandığı yalnızlığın sona erdiği nice günlerin ardında bir başkadır yaşama tekrar kaldığı yerden devam edebilmek
Belki de her defasında kafasında yarattığı illüzyon ile mest olurken kimi zaman illüzyon olduğunu bile bile yine de bu duyguyu yaşamak istercesine kendisini kaptırmaktadır duygularına
Kimi zaman mantığının kapıyı çalması
Kimi zaman ise pişmanlığın iz düşümüyle seyre dalınan yaşamlara da çokça konuk olmuştur.
Aşkın heyecanı, sevginin huzuru, huzurun derinliği ve merhametin memleketi olurken hislerine her defasında yanıldığını da fark etmektedir.
Sahi yanılmak derken insanlar neden yanılmayı tercih eder her seferinde?
Ya da yanılmanın büyüleyici cazibesi tıpkı yasakların çekici iklimi gibi kendisine mi çekmektedir?
Yoksa her şeyden habersiz yine hayal dünyasına dalan düşleri kendini bilinmez denizlere atarak bile bile lades mi demektedir?
Belki evet belki hayır
Ne önemi var ki bunların
Hepsinin sonucunu bilse bile yine de bildiğini okumayacak mı pervasız ruhu?
Ve yenilgiyi hiçbir zaman kabullenmeyerek devam etmeyecek mi bildiği aşikar yollara?
Konfor alanı mı tatlı gelmektedir yoksa güvenmek mi zor gelmekte?
İnsan bilmediği yola girmek yerine bazen bildiği kötü yollara kendini teslim eder.
Ne demişler zamanla kötüye bile alışıyorsun. Ya da alıştığını sanıp her gün ızdırap çekiyorsun.
Ha bir de çıkmamak için bahane çoktur. İmkanlar, insanlar, çevre, vs.. Oysaki hiçbir zaman itiraf edememiştir esas sorunun cesaret olduğunu.
Cesaretsizliğin ruhunda açtığı yarayla nice ızdıraplara meyil verirken yine de aslında bir şeyim yok ki mesajları vererek sadece kendini kandırmanın bedelini her gün daha da ağır ödemektedir.
Korkusuzluğun bir formülü olsaydı belki de almak için mücadele edecek insanlar vardır. Fakat her daim UNUTULUR Kİ KORKUNUN DA ECELE FAYDASI YOKTUR. Nihayetinde er ya da geç toprak olup gideceğimiz bu dünyada ne bırakıyorsak geriye işte onların hepsi bizi yansıtır. Ne kıyafet ne para ne de araba.
Sadece duygu ve düşünce. Üstelik başkalarında yarattığımız.
Biz yaşarken zaten ne varsa içimizde yaşıyoruz. İnsanların çoğu bilmiyor dahi derinliğimizi. Bir de bizim yansıdığımız halimiz var algılanan. Ha işte orası bizim ebedi izlerimiz.
Hiç düşündünüz mü el alem olmasaydı neler yapabileceğinizi? Ya da yaptıklarınıza el alemin neler söylediğini? Peki bunların sizi etkileme yüzdesini?
Bir sır vereyim mi? Kimse bu hayatta aslında kimsenin derinliğine meraklı değil. Bir insan başkasına takılı kalıyorsa mutlaka kendisiyle ilgili bir çıkmazı vardır ve o çıkmazın içerisinde karşı tarafta ona dokunan bir şey vardır. Boş verin. Takmayın. Yaşam keşke lerle, bir daha dünyaya gelseydim ile, ben bunları hak edecek ne yaptım ki lerle tüketebileceğimiz ağlama duvarı değil.
İnsanoğlu kendi sınırlarını aşmayı başarabildiğinde dünya da ona güzellikleri beraberinde getirmeye başlıyor.
DİPNOT: Güzellikler her zaman kusursuz değildir. Gülü sevenin dikene katlanması gibi bazen acının sonunda bedel ödeyerek bazen paylaştıkça gelir. Yeter ki kalbini semaya aç ve gerçekten iste. Elbet doğru olan zamanda senin için güzel bir şeyler olacaktır.
Kimsenin yaşamı birbiriyle kıyaslanacak kadar benzer değil. Bu yüzden kardeşinin dahi olsa farklı şartlarda ve karakterde dünyaya geldiğini unutma.
Herkesin sınavı ve mevsimi birbirinden farklı. Aynı olsaydı dünya bu kadar renkli ve kocaman olmazdı. Muhtemelen tek düze giden her şey bir gün kendini bitirirdi. Yerine gelemeyen değişim isyan ederdi ve kendini yenileyemezdi evren.
Güneşin ayın bile sürekli döndüğü bir evrende bizim de aynı yerde kalmamız çok da anlamlı değil aslında.
Bu yüzden her canlı akışını bulmakta özgür olabilecek kadar güçlü kalmayı öğrenmeli. Bazen çiçeklerden bazen hayvanlardan ders çıkarabileceğimiz çok anekdot var bu hayatta..
Yaşam bize sunulan bir armağan..
Sadece paketine aldanmadan denemek lazım içindekileri..
Hep doğru seçimlerle ilerlemek yoktur yaşamda.
Ya da kararlı ve istikrarlı.
Düşmek ve kalkmak birbirini tamamlar çoğu kez.
Şimdi düştüğümüz yerden kalkma zamanı belki de.
Kalkmak için kurtarıcıya değil sadece kendimize inanmaya ihtiyacımız var.
Kendimize inanmak ise önce kendimizle barışmaktan başlar.
Barışmak tek taraflı değildir elbette.
İkna etmek lazım yaşamımızdaki negatifleri belki de orta yolu bulmak ya da sadece kabullenmek
Sanıldığı kadar zor olmasa gerek.
Üç günlük dünyada ne yaptıysak hepsinin kendi rızamızla gerçekleştiğini, başkaları bizim adımıza karar verse dahi aslında biz de o anda hayır diyemediğimiz için yine kendi tercihimizle gerçekleştiğini unutmayalım.
Acı sanıldığı kadar kötü değil. Yalnız acıyı yaşama şekli bazen gerçek anlamda kötü deneyimlere dönüşebilir.
Deneyimlerin yaratımını elbette birçok faktör etkiler. Aile, çevre, travma, toplum, vs..
Esas mesele tüm bunları yeniden yönetebilmenin ve kendimize daha huzurlu bir dünya kurabilmenin her koşulda mümkün olduğunu unutmamak.
HATIRLAMAK GÜZELDİR ;)
Nihal EFE
25.06.2023