MERHABA
YOLCULUKLAR
FARKINDALIK YOLCULUĞU
YOLCULUĞUNUZU GÜZELLEŞTİRMEK İÇİN
REHBER
YOLCULUĞUN ÇAĞRISINA KULAK VER
Nedir bu kuşaklar? Tüketimi sınıflandırmak için ortaya çıkarılmış bir segment mi yoksa benzer yıllarda dünyaya gelen kişilerin ortak özelliklerinin yansıması mı? Sorularına hep birlikte bakalım.
İş hayatında bir fırtınadır gidiyor. Ne yapacağız bu yeni kuşaklarla? X’ ler Y‘ ler Z’ ler hatta gelecek olan Alfa’lar :) Kimileri oldukça anlamsız ve saçma bulurken kimileri sorunları çözebilecek kilit noktası olarak görüyor. Ben de ikinci görüşe dahil olanlardanım.
TDK’ ya göre “yaklaşık olarak aynı yıllarda doğmuş, aynı çağın şartlarını, dolayısıyla birbirine benzer sıkıntıları, kaderleri paylaşmış, benzer ödevlerle yükümlü olmuş kişilerin topluluğu olarak” tanımlamakta. Özetle yakın dönemde dünyaya gelen insanların benzer özelliklerinin olması kuşak kavramını ortaya çıkarmış. Kuşaklardan bağımsız olarak düşündüğümüzde akran dediğimiz kişilerle daha iyi anlaşıyor olmamız sizce bir tesadüf müdür? Ya da yüzyıllardır yaşça büyük insanların kendisinden küçük kişileri anlayamaması, çocuk gözüyle bakması, küçüklerin ise büyüklerin kendilerini anlamadığına inanması bir hurafe olabilir mi? Yoksa kuşakların yansıması mı?
Literatüre girmiş şu anda yaşayan kuşaklara göz atalım.
Not: Aşağıdaki aralıklar doğum tarihini kapsamaktadır.
SESSİZ KUŞAK (1925–1945)
Dönemin olayları 2. Dünya Savaşı ve Ekonomik Buhran
Yaşadıkları dönem boyunca sürekli açlık ve savaşlarla mücadele eden aynı zamanda Cumhuriyet’in kuruluşuna tanıklık eden yaşanmışlığı, çektiği cefası en fazla olan kuşak. Yetinmeyi öğrenmek hayatlarını tarif ederken karar vermekte oldukça zorlanmaları ve garantici davranmaları dönemlerindeki olayların yansımalarından kaynaklanmakta.
Onların sloganı: Korkmamız gereken tek şey korkunun kendisi
BABY BOOMERS (1946–1964)
2. Dünya Savaşı’ ndan sonra kimilerine göre ABD’ nin yaptığı reklamlarla fakat aslında savaşta yok olan nüfusun kendini toparlaması ile 1 milyar bebek dünyaya geliyor. Ve “Bebek Patlaması” kuşağı ismini alıyor. Dönemin en belirgin olayı İnsan Hakları Hareketleri. Savaşlardan nasibini alan insanlar artık insana yönelmeyi ve değer vermeyi amaç edindiler. Nitekim dünyaya geldiklerinde yüklenen misyonda bu yöndeydi. Artık “Savaşlar olmasın”. Kuşaklar arasında beklentilerini baz aldığımızda tatmin olmuş ve aynı zamanda mutluluk inşa eden tek kuşak. Bugün ki kişisel gelişim ve danışmanlık çalışmalarının yaratıcıları.
X KUŞAĞI (1965–1979)
Geçişlere ve değişimlere diğer kuşaklardan çok daha fazla tanıklık ettiler. Dönemin en belirgin olayı 80 olayları. Artık ülkenin daha da toparlanması ile bireyciliği ön plana çıkartan, hem iş hem de özel hayatlarına yansıtan ilk kuşak. Boşanmanın en fazla belirginleştiği, iş hayatında bireysel duruş sergileyen bu kuşağa “BEN VARIM” nesli de diyebiliriz.
Y KUŞAĞI (1980–1999)
Ebeveynlerinin büyük hayal, özveri ve ehemmiyet ile yetiştirdiği, “ben çektim onlar çekmesin” felsefesi ile hareket ettiği, tüketim çocukları. Her istediklerinin her daim sunulması çabuk sıkılmalarına ve aynı zamanda aradıklarını bulamadıkları için sürekli iş değiştirmelerine neden oluyor. Bu durum ise dünya genelinde iş hayatını oldukça düşündürmeye başladı. Oysaki ihtiyaçları olan tek şey rehberlik. Çünkü yetiştirilirken aileleri tarafından her daim kol kanat gerilerek yetiştirildiler. Öğrenmeye sonuna kadar açıklar. Geleneksel düşünce ve yaşama tarzını sevmiyorlar.
Z KUŞAĞI (2000–2020)
Teknoloji ile doğan ve büyüyen bu kuşak mekanikleşmenin ilk belirtilerine sahip. Materyalist, kendine güvenen, analitik düşünen ve bireysel yaşayan bu kuşağın sloganı “İfade Özgürlüğü”.
Not: Diğer kuşaklar sokakta birdirbir oynarken Z kuşağı tabletleri ile sosyalleşiyor.
Değişim hayatımızı öyle ya da böyle ele geçirmiş ve hatta başrol oynamaya başlamışken insanların da davranışları ve beklentileri hızlı bir şekilde değişmekte. Kuşaklar da esasen değer ve beklentiler üzerine örülü. Bu beklentilerden markalardan tutun, işverenlere kadar herkes nasibini almakta. Hatta aileler dahi. Çocukları ile arasında kuşak farkı olan anne babalar da iletişimde karşılıklı olarak sorun yaşayabiliyor. Diğer taraftan X ler ve Baby Boomers lar dan dünyaya gelen Y ler ve Z ler başka gezegenlerden gelmiş gibi yargılanmakta ve eleştiri yağmuruna tutulmakta. Peki onları yetiştirenlere baktığımızda … Yetiştirirken hiçbir şeyden mahrum etmek istemeyerek büyüttüğümüz “Yeni Nesil” e sizce de iş hayatında biraz fazla acımasız davranmıyor muyuz? (Z Kuşağı iş hayatına dahil olmadığı için iş hayatındaki tutum ve davranışları henüz öngörülemiyor) Ortada ciddi bir tutarsızlık yok mu? Popüler kültürden bahsediyoruz ve dert yanıyoruz. Peki popüler kültürü yaratan kim? Başka gezegenlerden ışınlanmadığına göre sorunu uzaklarda ya da kendi dışımızda aramaktan ziyade önce kendi içimize dönmeliyiz. Çocuklarımızı yetiştirirken her istediklerini onlara vererek hazıra alıştırmış olabilir miyiz? Ya da iş hayatında bu yüzden rehberliğe ihtiyaç duymaları normal değil mi? Gençliğinin baharında içindeki coşkuyla keşfetmeye çabalayan yeni nesile yardımcı olmak yerine onları direkt eleştirmek hatta sosyal medyada ifşa etmek ne kadar doğru? Baby Boomers ve X ler olarak her şeyi kendi başına yapmanın zorluğunu çeken kişiler çocuklarına bunu yaşatmadan büyütürken neden iş hayatında tam tersi davranıyoruz? Sizce de ortada ters giden bir şeyler yok mu? Kendimizden uzaklaştırdığımız nesile sonradan saygısız deyip bir de anlam veremememiz tuhaf değil mi?
Uzlaşmak gerek..
Yeni nesiller oldukça duygusal. Kırarak, dökerek, parçalayarak duygularımıza daha ağır hasarlar vermek yerine onların hassasiyetlerine kulak vermeliyiz.
Özetle her kuşağın kendine özgü özellikleri var iken bu zenginlikleri en güzel şekilde harmanlayabildiğimizde hayatı daha keyifli ve verimli bir şekilde yaşayabiliriz.
Geleceği emanet edeceğimiz gençleri anlayamayan bir toplum ne kadar sağlıklı büyüyebilir?
Can Yücel’in sözünde belirttiği gibi “ En uzak mesafe/ Ne Afrika’dır / Ne Çin / Ne Hindistan / Ne Seyyareler / Ne de yıldızlar, geceleri ışıldayan / En uzak mesafe / İki kafa arasındaki mesafedir / Birbirini anlamayan “
Onları anlamaya çalışalım.
Unutmayalım ki “gençlik” gelecektir..
Kuşaklar arası paylaşımları artırabilmek ve böylelikle hayatı daha fazla yaşanabilir kılabilmek dileğiyle..
Nihal EFE
01.12.2022