Y KUŞAĞINI ANLAYAMAMAK

Birbirimizi anlayamama üzerine konuşacak o kadar fazla detay var ki sanırım bunlardan sadece birisi kuşaklar.. Büyüklerin küçükleri anlamaması, küçüklerin büyükleri anlayamaması, bir de bu kargaşanın sadece özel hayatımızda değil, iş hayatında da yükselmesi işleyiş üzerinde ciddi anlamda olumsuzluklar barındırıyor. Sonuç iki tarafta anlamak için adım atmayınca personel sirkülasyon oranının artarak firmaların kapı kapı gezerek çözümü danışmanlık firmalarında aramaları. Belli ki bir yerler de hala eksik kalan bir şeyler var..

Toplumumuzda pozisyon verilirken gerçek anlamda performans baz alınıyor mu konusu muamma iken pozisyon verilmesi ile birlikte kişide psikolojik olarak oluşan algı ben artık sorumluyum bana saygı duyulmak zorunda. Hal böyle olunca kişi pozisyona sahip olduğunda beklediği saygıyı bulamadığında ipler kopuyor.

Y Kuşağının sayısının fazla olması dikkatleri üzerine çekmelerine neden olurken, giden Y Kuşağını anlayamayan işletme gelen Y yi de maalesef anlayamıyor. Çünkü her kuşak gibi Y lerinde sahip olduğu ortak özellikler var. Üstelik Y yi anlayamadan Z yi anlamamızda pek mümkün olmayacak.

Pekii Y Kuşağı iş hayatında ne ister ne arar?

Öncelikle en temele indiğimizde ihtiyaç duydukları ve bekledikleri faktör samimiyet ve gerçeklik. Hayatı boyunca otoriteyi tatmamış olan bu kuşağa otoriteyi isteseniz de dayatamazsınız. Otorite işletmeden ve yöneticisinden soğuyarak uzaklaşmalarına ve olumsuz referans vererek diğer Y Kuşaklarını da etkilemelerine neden oluyor.

Evet, Y kuşağı bir işe gireceği zaman varsa orada çalışan arkadaşı tüm bilgileri toplamak yoksa internetten araştırarak tüm verilere sahip olmayı seviyor. Çünkü bilgiye aşık :) Google vazgeçilmezleri aynı zamanda öğrenme ve gelişim faktörü motivasyonları için olmazsa olmaz. Fırsatları seviyorlar. Kim sevmez ki. Bugün şu an çalıştığınız şartlardan çok daha fazlasına sahip bir alternatif teklif edilse, ya da hem para hem gelişiminize katkı sunabilecek bir alternatif önerilirse eminim sizler de sıcak bakarsınız. Bu bağlamda Y Kuşağının diğer kuşaklardan farklı olarak algısı son derece açık ve gençliğinin verdiği coşkuyla fırsatları değerlendirmeye hazır durumdalar. Bazı firmaların o kadar yetiştiriyoruz çekip gidiyorlar söylemlerine gelenlerinde birikimiyle geldiğini ve yetenek avcısı olmanın bu bağlamda geleceği ve değişimi şekillendirdiğini unutmamak lazım.

Diğer kuşaklara nazaran yabancı dil bilgisine çok daha fazla hakim oldukları için dünyada neler olup bittiğini biliyorlar. Bu bilgi onların seslerini yükseltmelerine ve haklarını aramalarına neden oluyor. Malum bir dil bir insan iken artık sadece İngilizce ile tüm dünyada olup bitene hakim olabiliyorsunuz.

Genç yaşlarına rağmen sergiledikleri bu özgüven diğer kuşaklara ters gelmekle birlikte saygısız olarak algılanmalarına neden oluyor. Oysa ki kendileri de zamanında bu şekilde yetişmiş olsalardı onlar da Y kuşağından farklı davranmazdı.

Saygı kavramına gelmişken her kuşak da olduğu gibi Y kuşağında da yine kriterler değişiyor. Baby Boomers lar kendilerinden büyüklere karşı saygılı, X Kuşağı bilgiye saygılı iken Y Kuşağı bilginin davranışa dönüşme şekline saygı duyuyor. Yani eğer pozisyonunun hakkını veremiyorsa yönetici ne kadar iyi birikime sahip olursa olsun saygı duymak istemiyor. Üstelik yöneticisinin yarattığı algıyı markaya bağlayıp ne kadar büyük firma olursa olsun kestirip atabiliyor.

Özetle Y kuşağı kendisinden önceki kuşakların söyleyemediklerini dile getirdiği ve genç yaşta fazla iddialı göründükleri için anlaşılamıyorlar. Oysa ki çatışma kavramını kenara bırakıp birbirimizi dinlediğimizde aslında tüm kuşakların kendine göre güçlü olan yönlerinin olduğunu fark edip, bu güçlü yönleri iş hayatında avantaja çevirebiliriz. Fakat biz yine kolay olanı seçip “ANLAMAMAYI” tercih ediyoruz.

Anlamak mı hayatı kolaylaştırıyor yoksa anlamamak mı?

Tercih sizin :)

Nihal EFE

01.12.2022